SosyalKafa

Aç Harmanı*

unnamed_287

Yaz saati uygulamasının kaldırılmasının Ramazan’da iftar vakti üzerine etkisini tartışıyorlardı uzmanlar. İnsanlar sadece Ramazan’da aç kalıyormuş gibi iftar çadırları kuruldu yine adının önüne demokrasi eklenen meydanlarda. Çocukluk günlerimizde bir güzel adam vardı: “açız biz, aşka, dostluğa kardeşliğe açız” diye haykıran. En son ceylanlı şarkısını seçim meydanlarında hoparlörlerden duyduk bangır bangır. Şarkılarımızı da aldılar ya elimizden, neyle beslemeli ruhumuzu?

Emekçiler sabahın seherinde yola düştüler yine. Yaz saati uygulamasının kaldırılmasının ardından artık karanlıkta yola düşüyorlardı mesaiye yetişmek için. Mesai saatleri içinde emekçi bir bütündü, parçalanamazdı. Karın tokluğuna değildi haftada azami 45 saat mesai, açlık sınırının altında ücret için çalışıyorlardı fakat. Gizli işsizler ordusunun neferlerinin ruhları, zihinleri, iş sahibi olanların karınları açtı. Toplu bir açlık grevindeydik. Akşam televizyonda izledik Survivor’da insancıklar çok aç kaldılar da, ödülü hak etmek için çok çabaladılar. Çok reklam aldı yine sahte hayatta kalma mücadelesi.

Bir harften fazlasını öğretenlerin köle olması istendiğinde başladı açlık oyunları. “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin”, “Allah olmayana da versin” terbiyesini muhafaza etmedi muhafazakarlık, açlığa mahkum etti kardeşini. Zihnini bilgiyle doyuranların o bilgiyi aktarması tehlike arz ediyordu büyük ağabeyler için. Bir toplum hafızasını her gün yeniden yitirirken, toplumsal bir Wernicke-Korsakoff idi yaşadığımız. Ramazan’da iftar ile sahur arasındaki zaman dilimi çok kısa olduğundan beslenmenize dikkat edin diye öğütledi uzmanlar. Galileo’nun dediği gibi “Dünya yine de dönmekte olduğundan”, biz tokken komşumuz henüz aç oluyordu, hep saat farkından. Şişko dünya bazı coğrafyalarda hiç dönmüyordu da, ondan akbabalı fotoğrafları çekiliyordu kemikleri sayılan çocukların.

Ankara’da eylemlerde arkasına saklanılan, genellikle önünde durulan İnsan Hakları Anıtının önünde iki anıt daha yükseliyor 180 gündür. Bizi öldürmek isteyenlerin ülkesinde, açlıkla terbiye edilmeye çalışılan, rahle-i tedrislerinden geçmeden bize bir harften fazlasını öğreten iki beden, “Elif gibi dimdik” duruyorlar orada. Hafızalarını yitirmeye başlamalarıyla, yitiyor cümlelerimiz.

Mehmet Başaran, Aç Harmanı kitabında henüz olgunlaşmamış olsa da, tarla sahipleri aç kaldığından kaldırılan bir ekin harmanını anlatır. Mücadele henüz olgunlaşmamıştır efendim, şimdi zamanı değildir, şimdi yola çıkılırsa yarı yolda kalınır demenin vakti değildir artık. Ambar süpürülüp, çuvalın dibi göründüyse, bir türlü yeşeremeyen mücadelenin aç harmanını kaldırmak vaktidir. O satırların yazarı artık öyle olmasa da, açız biz, aşka, dostluğa, kardeşliğe açız.

*Mehmet Başaran’a saygıyla.

Ayşe Özer

Sosyal Medya Hesaplarımız

İçeriklerimize e-posta ile abone olabilirsiniz

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.

Diğer 2.248 aboneye katılın

Sosyal Kafa 6. Sezon Tanıtım