SosyalKafa

Beyrut’taki patlamanın Fransız basınındaki yeri

Macron Beyrut’ta. Kaynak


Beyrut’taki patlamanın Fransız basınındaki yeri

Lübnan eski bir Fransız mandası. Türk basınında da ele alındığı gibi Fransızlar tarafından yaratılmış bir ülke. “Yapay”, farklı kimliklerin bir arada yaşadığı ve “temsil edildiği” bir ülke. Onyıllardır, kimlik kotalarının Lübnan siyasi düzleminde sorunlar oluşturduğunu ve Hizbullah yapılanmasının Lübnan hükümetinde yer ettiğini zaten yeterince duyduk. Tüm bunlar doğru olmakla birlikte, bu yazıda, bu korkunç patlamanın hem Fransız basınında ele alınışına hem de Türkiye’deki yansımalarına bakacağız.

Patlama haberini Fransız haber kaynaklarından edindim (anaakım medya temsilcilerinden) ve o günden beri, anaakım temsilcilerin, internet portallarında Beyrut ile ilgili haberler devam etmekte. Türkiye için önemli olan Ayasofya hadisesi bile bir ya da iki gün boyunca bu portalların ilk sayfalarında yer almıştı.

Anlaşıldığı gibi, Türkiye’yi yönetenlerin kendilerine rakip olarak gördüğü Macron’un ziyareti, yardım kampanyaları, enkaz altından çıkarılan insanlar, Lübnan halkının protestoları sonucunda gelen istifalar vs… Gündem hala Beyrut’taki korkunç patlama.

Elbette, Türkiye’de ele alındığından biraz daha detaylı analizler mevcut. Hizbullah’ın yeri, İsrail’in tavrı, halkın öfkesi… Bu konunun ele alınışı doğal olarak içeriden bir bakış barındırıyor. Lübnanlılar genelde Fransızca konuşan ve Fransa’da diyasporası olan bir halk. Macron Beyrut sokaklarından birindeyken, bir kadın “lütfen yardımlarınız yanlış ellere ulaşmasın” demişti ve Macron da o kadına bir güvence vermişti. Bu sahne bile aslında Lübnanlıların Fransa’ya değer verdiklerinin, nispeten bir göstergesi.

Türkiye’den bakıldığı gibi ya da bakılmak istendiği gibi “sömürgeciler ve sömürülenler” bağlamı, çaresizce ortaya atılmış düşünce kırıntıları. Macron’un kişiliğinden bağımsız olarak, Türkiye’yi yönetenlerin bu sığ yaklaşımını reddetiyorum.

Fransa’dan bakılınca, gerçek bir afet görülmekte. Yardım etmek için Hizbullah temsilcilerinin Lübnan hükümetinden ayrılması şartı Macron tarafından dile getirildi ama yaraları sarmak için bir seferberlik de söz konusu.

Benim hissettiğim aslında özetlecek olursa: son yıllarda Fransa’daki terör saldırılarından sarsılan Fransızlar, benzer bir ruh haliyle Lübnanlılara bakmaktalar. Politik sarsıntılar ya da yakın geçmiş tarihten bağımsız olarak, bir afet olarak görülmekte ve hatta çözüm aranmakta.

Eski Osmanlı coğrafyasının hamiliğini üstlendiği yanılsamasına kapılan Türkiye, bu afet ortamında, “Neden Macron’dan önce Beyrut’a gitmedik?” sorunu sorarken, Fransızlar bir üst aşamaya çoktan geçtiler yani yaraları kalıcı olarak sarma aşaması. Yapay yarış yaratıp, koşanlar için belki de onyıllar sonra maraton sona erebilir.

Sosyal Medya Hesaplarımız

İçeriklerimize e-posta ile abone olabilirsiniz

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.

Diğer 2.248 aboneye katılın

Sosyal Kafa 6. Sezon Tanıtım