Cem Yiğit
Sarkozy aklandı
2007-2012 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı yapan Nicolas Sarkozy, usulsüz seçim kampanyası fonlama suçundan aklanmışa benziyor. İddianamedeki tanık sıfatı taşıyan Ziad Takieddine isimli Lübnanlı işadamı, Sarkozy aleyhine olan ifadesini geri çekti.
Kaddafi’nin 50 milyon Avro nakit parasını Sarkozy’ye ulaştıran isim olarak ön plana çıkan Takieddine, birçok belgeselde “tanık” olarak bu kirli alışverişin detaylarını ortaya koymuştu. Bir gazeteci, Takieddine’e bir suçlama yönelttiğinde de, o gazeteciye tükürerek evinden kovmuştu.
Takieddine, gazetecilerin kameralarına, kendisinden emin bir şekilde 5 milyon Avroyu, Kaddafi’in 50 milyon Avrosunun bir parçası olarak, zamanının İçişleri Bakan’ı Sarkozy’ye teslim ettiğini beyan etmişti.
2007 yılından bu yana Sarkozy hakkında, sadece Wikipedia sayfasında 50 civarı skandal sıralanmış olmasına rağmen, geriye sadece “Kaddafi’nin usulsüz ve nakit 50 milyon Avro’luk yardımı” iddiası kalması ve iddia sahibinin ifadesini geri çekmesi Sarkozy için rahatlatıcı oldu.
Birçok belgesel çekiminde, iddia sahibi olan kişi Takieddine; kamera karşısına geçip detaylı şekilde Kaddafi ve Sarkozy arasındaki para trafiğinden bahsederken, gelinen noktada söylediklerinin aksine ifadesini geri çekmiş oldu. Kaddafi, öldürülmeden birkaç ay önceyse, Sarkozy İçişleri Bakanıyken, ona Cumhurbaşkanlığı seçiminde kullanması için 50 milyon Avro nakit gönderdiğini bir yayında açıklamıştı.
Sarkozy ise Kaddafi’nin ölümünden sonra “kokain bağımlısı” olarak betimlediği Kaddafi’nin sözlerini “gerçekten uzak” olarak değerlendirmişti.
Kaddafi henüz hayattayken, hızlıca İngiltere ile anlaşıp Libya’yı savaş uçaklarıyla bombalatması üzerine; Sarkozy’nin Kaddafi’yi susturmak ve hatta öldürmek için adım attığı iddia edilmişti. Bombardımandan hemen önce haber verilen Merkel’in ise “çok sinirlendiği” de iddianın devamını oluşturuyordu.
SosyalKafa’da daha önce ele aldığımız belgeseller ile ilgili yazımızda da geçtiği üzere, siyasi aktörlerin birbirlerini karalamak için, belgeselcilere malzeme verdiklerini, yalan yanlış ya da belgeli doğru bilgilerin bir silah olarak kamuoyu oluşturmak için kullandıklarını ele almıştık.
Berat Albayrak’ın bozuk Türkçesi ile ele aldığı istifa metnindeki gibi “at izi it izine” karışmışa benziyor Sarkozy konusunda. İddiasını geri çeken kişinin ilk ifadesi ya da Kaddafi’nin beyanları bir karışıklık yaratmış durumda.
Sarkozy de tıpkı Albayrak gibi bir metin yayınladı sosyal medya mecralardan birinde. Twitter üzerinden iddia sahibi kişinin iddiasını geri çektiğini ve kendisini haksız yere yıprattığı için avukatı aracılığı ile gerekli girişimleri yapacağını belirtti. Sarkozy Albayrak gibi dil bilgisi hatası yapmamış ama konuşma diliyle bir metni yazıya dökmüş. Eski bir Cumhurbaşkanı’na yakışmayacak şekilde yazı dili ile konuşma dilini birbirine karıştırmışa benziyor.
Çoğu zaman üst düzey politikacıların, metin yazarları olmadığında banal açıklamalar yapabilecekleri dillendirilir. Nicolas Sarkozy cumhurbaşkanıyken bu kadar banal bir metin yayınlamamış olması bu düşünceyi güçlendiriyor. Artık belli ki birkaç koruma polisi dışında çevresinde kimse kalmamış.
Tüm bu hengameden çıkarılması gereken üç sonuç olduğunu düşünüyorum: Birincisi 50 skandallı Sarkozy aklanmasını tek bir kimsenin iddiasına ya da iddiasını geri çekmesine ya da tek bir skandala indirebildi? İkincisi belgesel ya da özel dosya haberciliği yapan gazetecilerin, haklı olarak dayandıkları kilit bir ismin güvenilirliğine bel bağlamalarının yarattığı inandırıcılık sorunun boyutu ve üçüncüsü ise Türkiye’de ya da Fransa’da bakanlık ya da cumhurbaşkanlığı yapmış politikacıların kendi dillerine hakim olmayışları.
— Nicolas Sarkozy (@NicolasSarkozy) November 11, 2020
Erkan Saka
