Jall Mahal, Hindistan’ın Rajasthan eyaletinin başkenti Jaipur şehrinde Man Sagar Gölü’nün ortasında bir saraydır. Saray aslen 1699’da inşa edilmiştir; bina ve çevresindeki göl daha sonra 18. yüzyılda Amberli Maharaja Jai Singh II tarafından yenilenmiş ve genişletilmiştir. Gölün çevresi pek temiz değildi bir temizlik eylemine ihtiyaç vardı sanırım. Orada birkaç fotoğraf çektik.
Gölün kıyısı da oldukça koyu bir renkteydi. Sanırım saraya sandalla filan gidiş de yoktu. Oradan eski Jaipur’un bulunduğu bölgeye gittik pembe şehir denilmesinin sebebi bütün duvarlar kızıl bir renkte boyanmıştı, giderken yine şimdi ismini hatırlayamadığım, kale mi saray mı kestiremediğim bir yere girdik, oldukça geniş bir avlusu vardı oldukça ferah bir yerdi.
Yolda şoförümüz bizi bir deri atölyesine götürdü muhtemelen orası da müşteri başına komisyon alacağı bir yerdi fakat o an alışveriş yapmadık. Amber Fort’a vardık yolda fille karşılaştık fille yukarıdaki kaleye kadar çıkılıyormuş fiyat oldukça yüksekti zaten hayvan insanların esaretinde oldukça yorgun gözüküyordu bedava bile olsa filin sırtına binip kaleye çıkmazdık.
Amber fort oldukça büyük bir yapı ilk giriş kısımlarında eski mahzen tarzı yerlerin kalıntıları vardı duvara yapışık taş merdivenlerle inilen ama içeri girilmiyordu dışından fotoğraf çekiliyordu. Amer Fort için koca bir gün ayırmak gerekiyor. Kalenin eteklerinde sarayın giriş kapısı vardı. Maymunlar oldukça fazlaydı kendi hallerinde oynuyorlardı, sanırım oradaki hayvanlar bile daha rahat Hintliler bütün canlılara saygı duydukları için çok doğal bir şekilde içiçe yaşıyorlardı.
Türkiye’de olsa sanırım maymunlar travma geçirirdi, kimi yiyecek verirdi, kimi peşine düşerdi. Sarayın avlusundan aşağı inen bir yol var hemen oraya yakın bir göl. Aşağı inen yolda yine Amber Fort’a dahil. Yine satıcılar yol kenarına oturmuş kimi kabartma kimi yiyecek satıyor,sarayın girişinde 2 ya da 3 tane müzisyen de vardı. Aşağı indik yine cıvıl cıvıl rengarenk orada da bir çok insanla selamlaştık konuştuk, bir genç topluluğu oraya özgü bir şekerleme hediye etti, biz de çantada kalan son leblebilerden verdik onlara. Hindistan’a gelmeden leblebi almıştık yemek yiyemezsek gibisinden.
Kaleye doğru çıkmaya gözümüz yemedi, oradan dönüşe geçtik, yolda yine Ali’nin tanıdığı bir lokantaya girdik. Kendine çok az bir yemek söyledi biz üç çeşit yemek aldık. Hepsi 200 lira civarındaydı. Jaipur’un merkezine gelince bizi bir aktara aynı zamanda kuruyemiş satan bir yere götürdü fiyatlar oldukça pahalıydı. Bize kahve ikram ettiler. Akşam 18:00 olmuştu Ali’den ayrılma vakti gelmişti bizi otobüs yazıhanesine bıraktı, daha otobüsün kalkmasına 3 saatten fazla var.
Bizde yolu kaybetmeden caddede volta atalım dedik. Aman Allah’ım akşam üstü olduğu için 7 milyon nüfuslu bir şehir Jaipur. Cadde çok kalabalık otobüsler, Rikşalar, iki gençle tanıştık yolda giderken baya bir Hint milliyetçisiydiler, biraz ayaküstü o gürültünün içinde sohbet ettik, tutkuyla Hindistan’ı savunuyorlardı. Caddeden geriye dönüşte baya bir yorulduk bir kenara oturduk, genç biri geçiyordu sanki tanıdık gibi geldi biz ona bakınca yanımıza geldi tarım uğraşıyormuş Agra yakın olmasına rağmen Taj Mahal’e bile gitmemiş. Caddede Aliyle karşılaştık tesadüfen hemen bizim arkadaşa sarıldı, Jaipur’da bile kısa sürede tanıdıkla karşılaşmıştık. Otobüsün kalkma saati yaklaşıyordu yazıhaneye gittik Agra’ya kalkan otobüse gitmemiz için bir tuktuk ayarladılar yanımıza 2 Bangladeşli bindi. Otobüsün kalkacağı yere vardık. Terminal falan yok caddede bekliyor otobüs. Bangladeşliler’de Agra’ya gidiyorlarmış. Onlar için Taj Mahal daha kutsal bir yer. Bir nevi ibadethane gibi görüyorlar. Otobüs pek ahım şahım değildi,yorgun olunca uyuya kaldık.
Agra’ya vardığımızda saat 04:00 sularıydı.
Yazının devamında Agra var,Taj mahal var, Taj Ekspres var. İstasyonda yediğimiz yemek. İstasyonda tanıştığımız insanlar var.