Tren 19:00 da gelmesi gerekirken biraz rötar yaptı; Hızlı tren Taj ekspres. Yeni Delhi’ye gideceğiz yaklaşık 2 saat sürüyor, 19:30 gibi tren geldi, ama biz bineceğimiz vagonun çok gerisinde kalmışız. Tren ne kadar bekler istasyonda bilmediğimiz için sırt çantalarımızla beraber koşuyoruz bineceğimiz vagona varmak için, neyse yetiştik itiş kakış içeriye adımımızı attık. Tren çok kalabalık.
Telefon şarz etme yerleri var. Oturma yerlerinin üstünde geniş bagaj koyma yerleri var. Yaklaşık 1 saat gittikten sonra oturacak yer bulduk. Gençler arkadaşımla konuşuyorlar, bir You Tube kanalının linkini paylaşıyorlar. Dua mı ediyorlar tam bilmiyorum, arada bir topluca bir slogana benzer bir şey atıyorlar. Gençler inince yan koltukta bir aileyle tanıştık. Hemen alnımıza o şans getiren boyadan sürdüler. Neyse Yeni Delhi’ye gelince son istasyonda indik. Meşhur Pahar Ganj’a geri döndük, 4 mart 2023 cumartesi akşamı.
Pazartesi yabancılar şubesi açılınca çıkış vizesi alacağız. Artık bölgeyi öğrendiğimiz için trenden inince oteller bölgesine yürüyerek gittik. Gharunga otelde yer bulduk. 2 gün için 3000 rupi istediler. Otel fena değildi ama yine de dişimizi fırçalarken çeşme suyu kullanmamaya dikkat ettik. Sabah kalkınca lobide masala çayı içtik. Oradan cadde üstünde bir kahvaltı salonu bulduk, tost yedik çay içtik. Saat 14:00 civarı sokakları avare avare arşınlarken, bir müzik sesi duyduk kalabalık bir topluluk rengarenk giysiler içindeydi. Çok süslü bir fayton arka koltukta iki kişi var prens ve prenses gibi giyinmiş, iki at çekiyor faytonu sürücü orta yaşlı esmer bir Hintli, arabadan gül yaprakları atılıyor.
Ucu süslü püsküllü bir çubukla yaklaşanları kutsuyorlar. Kadınlar bir tarafta erkekler bir tarafta faytonla beraber yürüyor. Holy Bayramı yakın olduğu için sanırım bir nevi onun provası gibiydi. Bir anda müzik hızlandı deli gibi oynuyorlar sonra Hintçe uzun bir dua etti. Ardından biraz daha dolaştık, acıkınca 30 rupi verdik 6 muz aldık, otele geçmeden yemek yedik. Akşam 22:00 civarı odada hava bunaltıcı pervane çarpıyor odanın kapısını açık bıraksak olmaz. O gün sabah kalktığımda oda 4. Katta çatıda baktım birisi kızartma yapıyor. Çatı dediysem çatı katında hemen bizim yattığımız odanın 2 metre ötesinde çatı katının balkon kısmında. Hadi çıkalım bir çay daha içeriz dışarıda dedim. Telefonum şarzdaydı. Bir tereddüt ettim alayım mı almayım mı diye neyse baktım % 63 alayım dedim. Telefonu da 6 ay önce aldım ama kullanmıyorum, “12 taksitle almıştım hala taksitlerini ödüyorum”.
Hindistan’a gidince kullanacağım hesabıyla. Neyse sokağa çıktık. Gündüz ki fayton yine oralarda millet fotoğraf çekiyor, benimde kot şortumun cebi geniş, gündüz çektiğimiz için kalabalığın peşinden yürüyoruz. Bir anda 3 genç biri oldukça kısa boyluydu çok yakınımdan geçtiler biri sanki bana doğru eğildi 10 saniye sonra cebimde bir hafiflemenin olduğunu farkettim. Elimi cebime attım telefon yok. Çıkarken aldığımı çok iyi hatırlıyordum. Ama son bir umut otel odasına döndük telefon yok. 200’ün üzerinde resim çekmiştim videolar vardı. Otelciye söyledik, boşuna uğraşmayın dedi, polise de gitseniz bir sonuç alamazsınız dedi. Aslında Hindistan’a gitmeden sağlık sigortası yaptırmıştım 200 euroya kadar kapkaç ödenir gibi bir madde vardı, ama o esnada o öfkeyle polise de gitmedik. Arkadaşım haklı olarak bana kızdı biraz, çantayı kaybettin, telefon da gitti çok dağınık adamsın diye aslında çok haklı ama o an onu kabullenecek durumda değildim. Hindistan’a gelince aldığımız telefon kartı da ondaydı benim hatta ondaydı. Yapacak bir şey yoktu biraz daha oturduktan sonra yattık ama uyku tutmadı.
Bundan sonraki yazı; yabancılar şube de ne dediler , neden Kalkütaya gitme kararı verdik, Kalküta’ya varış ve orada bizi kimler karşıladı.