Erkekler, kadınlar ve çocuklardan oluşan, sayısı 1,200 civarındaki mülteciler; Avustralya’nın, Nauru Cumhuriyeti’nde bulunan tutuklama kamplarında saldırılara, cinsel istismara ve bu bağlamda çeşitli psikolojik tramvalara mâruz kalıyorlar. Bu durum mültecilerin kendilerine zarar verme, daha da kötüsü intihar teşebbüsleri göstermeleri gibi ciddi sonuçlara yol açıyor.
Fotoğraf ve videolar için(Darp fotoğrafları ve röportajlar)
Bugüne kadar saklanan, toplam 8,000 sayfadan oluşan 2,000 dosya dün The Guardian tarafından yüz üstüne çıkarıldı. Bunun yanı sıra gazetecilerin girişine izin verilmeyen bu bölgelere, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü 2016 Temmuz ayında legal olarak girerek 12 günde 84 mülteci ile görüştü ve önemli raporları bizlerle paylaştı.
Elimizde bulunan son verilere göre 2,116 raporun yarısı, yani 1,086’sı (51,3%’e denk gelir) çocuk vakaları ile ilgili olmakla beraber, Ocak 2013’ten beri tutulan kayıtlara göre, çocuklar tutuklama kamplarındaki toplam nüfusun sadece 18%’ini oluşturuyor. Bu rakamlar taciz, istismar durumlarının kamplarda sürekli olarak tekrar eden bir pratik olduğunu bizlere kanıtlıyor.
2,000 dosyanın her birine bu linkten ulaşabilirsiniz(Farklı vakalara ait dosyalar renklere göre tasnif edilmiş)
Avustralya’nın izlediği sıkı göçmen politikası gereği, muhtelif ülkelerden gelen mülteciler bir pasifik adası olan Nauru’daki kamplara yollanıyor. Kampların hali ortada, yukarıda da okuduğunuz üzere pek çok insanlık suçu işleniyor. Çocuklar dayak yiyiyor, yönetici ve gardiyanlara iki dakika olan duş süresinin dört dakikaya çıkarılması gerektiğini söyleyen öğretmenlere, buna ancak, çocukların cinsel arzularını karşılamaya razı oldukları takdirde göz yumacaklarını söylüyorlar. 10 yaşındaki kız çocuklar sürekli olarak koca adamların vajinalarına bilmedikleri bir şeyler yaptıklarını söylüyor.
Avustralya hükümetinin, mültecileri topladığı kamplarda neler olup bittiğinden bihaber olması ya kabul edilemez bir ihmâlkarlık örneğidir; ya da daha kötüsü câni bir iş birliği…
Fakat tüm bunlardan daha acısı, insanlığa karşı işlenen bu suçun, sadece büyük medya yapıları ve bazı sivil toplum kuruluşları açısından sorun teşkil ediyor olmasıdır bana kalırsa. Türk medyasından, dünya basınından ve sizlerden uluslararası bir kamuoyu oluşturmak amacıyla, #NauruFiles ve #BringThemHere etiketlerini kullanarak aşağıdaki bilgilendirici görseli paylaşmanızı ve konuya hassasiyet göstermenizi rica ediyoruz.
#NauruFiles hope we can increase awareness about the situation #BringThemHere @guardian @AmnestyOnline pic.twitter.com/r9QPFrQVVd
— Ali Mert Gürbüz (@Mertgurbuz93) 11 Ağustos 2016
İmza kampanyasına katılmayı unutmayın!
Yorum ekle