Kanatırcasına altı çizilerek okunan manifestik metinleri olan, belirli bir külliyatı okumamış olanların adam yerine dahi konulmadığı dernekler yetmişlerde mi kaldı? Nerede o eski bayramlar nostaljisine burun kıvırırken beterin beteri olduğunu da düşünmeliydin. Eski dernekler kalmadı azizim, şimdilerde “devletle devlet olmamak” istediğinden herkesler, elini sallasan sivile çarpıyor. Sivilliğin çağrıştırdığı çıplaklık bugünlerde devletin üzerinde hayli zengin dururken, sivil olanın ne kadar sivil olduğu da yeni bir tartışma konusu. Misal “yetmez ama evet” olabiliyor bağzı sivilleşmelerin sonu. Sincan’da tankların yürümesinden hislenenler, Taksim’de TOMA’lara göğüs germiyorlar. Militarizme karşı olan bir siyasi oluşum kendi genel kurulunda gençlik kollarını askeri nizamda yürütedursun, en küçük ölçekte sivilleşemeyen toplum, askerde değilse de sivilde çok dayak yer bu gidişle.
“Derneğe siyaset soktun” diye suçlanabilirsin. Seçimle işbaşına gelen yönetim, “derneği siyaset pisliğinden arındıracağız” diye vaatte bulunabilir. Siyaset dediğin de öyle sandıkta durduğu gibi durmuyor, nasıl bir şeyse demokrasi tramvayı gibi ineceğin yerde hop zıplayıveriyorsun. “Nerede yapacağız biz bu siyaseti, kenefte mi?” demişti Dondurmam Gaymak filmindeki solcu abimiz. Siyaset de yapmayınca dernekler, özellikle kanatlı hayvan sevenler derneklerinin arka odalarında kumar oynandığı gibi asılsız(!) iddialar ortaya atılıverir. Büyükşehire tutunma çabasıyla köyden gelenler hepsi ayrı ayrı yardımlaşma ve dayanışma dernekleri kurar. Bir düşün 35000 köyün her birinin ayrı ayrı dayanışma derneği olsa, bunlar her bir şehirde ayrı ayrı şube açsalar, 35000 ayrı mekan eder. Dayanışmaktan ölürüz valla. Bunların elektriği, suyu, doğalgazı, kirası, personel masrafı derken bir hayli sektör olur bu iş. Öyleyse masrafların boyutu da malum, dünyanın bütün köy dernekleri birleşin.
Bu köy dernekleri meselesinde en iyisi Sivaslılardır. En çok köy Sivas’ta olduğundan değil, örgütlenme bilinci gelişmiş ondan herhalde. Dernekleşme açısından 455 dernekle Sivas, 317 dernekle Kastamonu ve 278 dernekle Tokat ilk 3 sırada yer alıyor. Üye sayısı bakımından sıralama ise 68.718 kişiyle Kastamonu, 63.083 kişiyle Sivas ve 39.160 kişiyle Sinop olarak gerçekleşiyor. Biri demiş ki; “İmranlılılar birbirlerine çok tutkundurlar”. İstanbul’a meydan okuma tepesinden inen İmranlılı hemen gidip bağlı olduğu ilçe dernek şubesine kayıt oluyor herhalde. Köy derneği deyip de geçme, onun içinde de ayrışabilirsin ve kurarsın sonra Demokrat Karslılar Derneği’ni. Bugünlük bu kadar demokrasi yeter, haydi herkes işine!
Köy denilince akan sular duruyor bak. Travian diye bir oyun vardı, sanal köy kuruluyordu filan hani. Gece yarısından sonrasına saat kurup karşı köyün saldırısını püskürtmek için uyananları gördüm ben. Köyüne geri dönemeyen kentlinin sanal köyüne sahip çıkması, üzerine tez yazılası bir durumdu. Öyle ya, ileride bir pop star yarışmasına katılsa il plaka kodu gibi sıfırla başlayan bir numarası olacaktı adının önünde ve o adı hemşerileri pankart yaptırıp astıracaklardı Atatürk heykelinin yanı başına medar-ı iftiharımızdır diye. Belediye başkanına selam gönderilmeden popüler mi olunur canım, ilahi!
Anadolujet de yapsan, havalimanını ulaşılır kılıp belediye otobüsü de koysan, Anadolu’dan gelen vatandaş çekçekli Louis Vuyitton çantasını ardından sürükleyerek topuklu ayakkabıları ile inmiyor uçaktan. Uçak bagajına veriliyor yine çuval içinde on kilo elma. İstediğin kadar bagaj fazlası ücreti filan iste. Bagajları alan amcaoğlu olunca geçmiyor oralarda bu hesaplar. Küçük yer olunca herkes birbirini tanıyor biliyor musun? “Bagaj fazlası istemiş” deseler adamın bir daha selamını almazlar o mecburiyet caddesinde. Bulgurla 25 yaşında tanışmış olmasını kent soyluluğuna delil diye yakasına takacak adam neredeyse, sen kimin evini soruyorsun? Tutunamayanlarmış!
Esasen alkol ruhsatı öyle kolay kolay verilmiyor ya hani bu memlekette,-belki artık hiç verilmiyor neredeyse- dernek kuracağım dediğinde akan sular duruyor bu mevzularda. Millet dernek lokallerinde istediği gibi sivilleşsin ki sokaklar it kopukla dolmasın efenim. Sonra bir bakıyorsun dernekler sokağı olmuş mu sana barlar, pavyonlar sokağı. Siyaset de yapmayacaksan, otur ya ihaleli batak oyna-ki zaten ihale filan koşturacaksan ya da ön seçime filan gireceksen hemşeri derneğinden vazgeçmeyeceksin-, ya da kafaları çek. İçmeyip de ne halt edeceksin? Siyasetin pavyonu olsa bu dernekler, gençler buralarda pişse daha güzel olmaz mı değerli büyüklerim? Yetmez ama evet mi dediniz yine? Allah müstahakkınızı versin.
Yorum ekle