THE LAST OF US
Dünyada çok ses getiren hit bir oyun olan The Last of Us’ın HBO tarafından diziye uyarlanması tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. (Yazının içinde spoiler olabilir.)
Öncelikle kısaca oyundan bahsetmek istiyorum. The Last of Us, aksiyon ve hayatta kalma türlerindeki, PlayStation ve bilgisayar için yayımlanan bir video oyunu. Oyunun ana öznesi olan Cordyceps mantarı gerçek hayatta varolan çoğunlukla karıncaları hedef alan bir mantar türü.
Oyunda ise, Güney Amerika kırsalında Cordyceps mantarı mutasyona uğruyor, bu mutasyonla beraber insanlara bulaşabilir hale geliyor. Bu salgın kısa sürede tüm dünyaya yayılmaya başlıyor. Oyun, mantarın bulaştığı kişiler birkaç saat içerisinde insanlara saldıran yaratıklara dönüştüren salgın bir hastalığın başlamasından 20 yıl sonrasını, 2033 yılını konu alıyor. The Last of Us Ocak 2015 itibarıyla dünya çapında 5,43 milyonun üzerinde kopya satmayı başarıyor ve çeşitli ödüller kazanıyor.
Oyunun dizi uyarlamasına gelirsek,
Kanada tarihinin en büyük televizyon yapımı olduğu belirtilen The Last Of Us’ın 2023 Mart ayında HBO’da ilk bölümü yayınlandı. Türkiye’de BluTV platformunda yayımlanan dizinin ilk bölümü, HBO Max’ta 4,7 milyon seyirciye ulaştı. İlk bölümden son bölüme kadar heyecanı hep zirvede tutarken etkileyici sahnelerle gözlerimizi doldurmayı başarıyor. Oyunda olduğu gibi dizinin de başrolü Joel ve Ellie karakteri. Joel’a hayat veren Pedro Pascal ve Ellie’ye hayat veren Bella Ramsey’in sıra dışı performanları izleyenlere etkili bir deneyim sunuyor. Bu ikili arasındaki uyum hikayenin akışını sağlayan yegane unsurlardan biri. Hikayenin genel akışı oyun ile aynı ilerliyor fakat bazı sahnelerde değişikliğe gidilmesi sebebiyle bir sonraki sahnede ne olacağını tahmin etmek o kadar kolay olmuyor. Joel karakteri kızını salgın yüzünden kaybetmiş, yaşama amacını unutmuş bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Ellie ise virüse karşı bağışıklığı olan heyecanlı, narin bir o kadarda cesur bir genç. Bu ikilinin yollarının kesişmesi ve heyecan dolu macerası dizinin 9 bölüm olan ilk sezonunu hızlıca bitirmenizi sağlıyor. Dizinin her köşesinden aksiyon taşarken aynı zamanda 20 yıldır pandemi içinde olan insanların “kaybolan sevgi” duygularını nasıl bulmaya çalıştıklarını harika bir biçimde işliyor. Joel ve Ellie’nin aralarında her bölüm daha çok artan psikolojik ebeveyn ve evlat bağı, sezon boyu değişen ilişki dinamikleri ile vites yükseltiyor. Diziyi teknik olarak ele alacak olursak, dizide yaşanan sessiz dünya da her ses karakterler için fazlasıyla endişe ve korku uyandırırken izleyenler de aynı endişe ve korkuya, dizide kullanılan gerçekçi çığlıklar ve yakındaki sesler ile dahil oluyor. Görsel açıdan ele alırsak, binaların çoğunu ele geçirmiş mantar enfeksiyonu damarları kaplıyor ve terkedilmiş binaların yakın açı çekimleri gayet gerçekçi. Enfekte olanların lifli görünen bedenlerinin ve mantar kafaların yakın çekimleri çok etkileyici. Geniş açılı şehir manzaraları ise bence daha detaylı yapılabilirdi, yeşil ekran olduğunu izlerken fazlasıyla hissedebiliyorsunuz. Dizinin genelinde sade ve insani bir çekim hakim bu tarafıyla sizi direkt içine alabiliyor.
Oyunda, enfekte olanlar aksiyon amacıyla kendine yer bulsa da dizide oyuncuya sürekli olarak aksiyon yaratma zorunluluğu yaratılmıyor, bunun yerine yıllardır pandemi içinde olan dünyada var olan insan hikayelerine odaklanmayı seçiyor ve bundaki gerçekçiliği sayesinde bu başarıyı elde ediyor. The Last of Us, Joel ve Ellie’nin yolculuğunu PlayStation ve bilgisayar oyunu hayranlarına etkileyici bir TV deneyimi haline getirirken evrene yeni dahil olan kitleleri ise memnun etmeyi başarıyor. Yeni sezonu sabırsızlıkla bekliyorum.