Veli Gederet’in gezi yazısı sürüyor:
Jaipur yolculuğunda bindiğimiz otobüsün ön tarafı oldukça süslüydü,yapma çiçekler,çıkartmalar flamalar, rengarenkti. Otobüs mola yerine vardığında, mola yeri deyince beklentiniz yüksek olmasın derme çatma iki büfe büfede daha çok kızartmalar,hamur işleri içecekler satılıyor fiyatlar gayet makuldü. Saat 23:00 gibi Jaipur’a vardık. İndiğimiz yerde hemen tuktukcular beliriyor. Sanırım 100 ya da 150 rupiye anlaştık. Otel bir geceliğine 2200 rupi istedi, muhtemelen 200 rupi biz odaya girince tuk tukcuya verilecek komisyon olsa gerek. Otele yerleşince hemen yemek yiyeceğimiz bir yer aramaya çıktık. Dün akşamdan beri hiçbir şey yememiştik. Koşturmaca,gerilim bize yemeği unutturmuştu. Geç vakit olmasına rağmen baya bi açık yer vardı. Büyükçe bir lokantaya girdik, listedeki Hint yemeklerinden seçim yaptık. Yemeği yiyince aynı yoldan otele döndük.
Burada bir parantez açmak gerekiyor. Beni tanıyan pek çok kişi şunu soruyor, ne işiniz vardı? Oradaki kokuya nasıl dayandınız? Gidecek yer bulamadınız mı? İneklere tapıyorlar mı? Kast sistemi var mı? Gibi gibi. Sanırım çoğu kişi Hindistan’ı bir köy gibi düşünüyor. O köyde 4 sınıf insan yaşıyor, köy kokuyor, her taraf çöp, oradaki insanlar ineğe tapıyor filan. Bir kere oldukça büyük bir ülke Türkiye’nin 4 katı, nüfus 1 milyar 300 milyon oradaki Müslüman nüfus Türkiye’nin 2 katı. Tarih boyunca medeniyetler kurmuş çok farklı kültürlerin mezheplerin içiçe yaşadığı insanların çok mütevazi ve sıcakkanlı olduğu bir coğrafya. Soru neden gittin değil biz ne zaman gidebilir olmalı.
Sihler daha çok kendi içlerinde yaşıyorlar, fazla göz teması kurmuyorlar. Kendilerine özgü bir giyecekleri var. Çok genç ve enerjik bir nüfusu var. Malum yazılım konusunda oldukça iyiler. Yeni Delhi’de metroya binerken metro yaklaştığında hemen yolcularla metro arasına camdan bir set çekiliyor. Metro durunca açılıyor.
Sabah otele girerken gördüğümüz bir turizm ofisine gittik, üzerimizde rupi kalmamıştı, ben oradaki şoförle döviz bürosuna gittim. 100 dolar verdim 8000 rupi aldım. O arada arkadaş geziyi ayarlamış. Gün boyu araç şoför dahil, Jaipurdan Agra’ya otobüs yolculuğu, Agra’dan Yeni Delhi’ye hızlı tren 3100 rupi yaklaşık 800 lira oldukça ucuz bir fiyat.
Şoförümüzün adı Ali’ydi. Zayıf seyrek sivri sakallı az esmerce biri. Bir münasebetsizlik yaptım, çoluk çocuk var mı? Diye sordum. Bir kazada hepsini kaybetmiş. Sorduğuma pişman oldum. Önce kahvaltı yapacağımız bir büfeye götürdü bizi peynirli tost yedik dört parçaya bölünmüş yuvarlak ekmekten yapılmış, meşhur masala çayı eşliğinde, dar ufak bir büfeydi, fiyat yaklaşık 3 kişinin 80 lira tuttu. Oradan Jaipur’u biraz yukarıdan gören bir tapınağa gittik. Giriş ücretsizdi. O bizi otoparkta beklerken tapınağı gezdik, girişte ayakkabılarımızı emanetçiye verdik. İçeride fotoğraf çekmek serbestti, arkasından Albert Hall Museum’a götürdü. Hint-Saracenik mimari tarzında inşa edilmiş muhteşem bir yapı olan Albert Hall Museum ya da diğer ismi ile Merkez Müze, Jaipur’da bulunmaktadır. Adını Londra’daki Victoria ve Albert Müzesi’nden alan Albert Hall Museum, ahşap el sanatları, taş ve metal heykeller, halılar, doğal taşlar, silahlar, ve fildişinden yapılmış eşyalar gibi birçok esere ev sahipliği yapmaktadır. Müze ayrıca Kota, Bundi, Udaipur, Kishangarh ve Jaipur sanat okullarının ünlü eserlerini de sergilemektedir. Jaipur’un önemli kültür sanat merkezlerinden biri olarak kabul edilen müze, her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Giriş ücreti yaklaşık 600 rupiydi. Biz çıkana kadar havada sıcak olunca martın başı olmasına rağmen gündüz 32 dereceydi; şoförümüz araçta uyumuş.
Jaipur Hindistan’da mutlaka gidilmesi gereken bir yer. Pembe şehir olarak da biliniyor. Devam yazımda Jal Mahal ve Amber Kalesinden bahsedeceğim.