KALKÜTA’DA BİR KÖY
Arkadaşım malum bağırsak problemi yüzünden kahvaltıda sadece patates haşlaması yedi, hava oldukça sıcak ama yolda gelirken klima çarpmış. Oldukça halsiz durumdaydı. Köy Müslümanların ve Hinduların iç içe yaşadığı bir köydü. Buradakilere garip gelebilir ama oradaki Müslümanlar solcu, bir çok yerde evin duvarlarında orak çekiç vardı. Evler bir ya da 2 katlı köyde pek çok yerde göl demeye dilim varmıyor göletler vardı, kimi balık tutmaya çalışıyor bazı kadınlar kenarında çamaşır yıkıyorlardı. Salı günü köyde dolaşıyoruz meraklı gözlerle bize bakıyorlar, nereden geldiğimizi soruyorlar. Türkiye dediğimizde kimi tam bilmiyor nerede olduğunu Türkmenistan tarafı mı diye soruyor. İstanbul’u çok duymuşlar Türk dizilerini biliyorlar. Depremi duymuşlar. Hemen soruyorlar bir sıkıntı yaşadınız mı? Biz size yardıma geldik. Köy tropikal bir bölgede olduğu için palmiye ağaçları,muz ağaçları avakado ağaçları Hindistan cevizi ağaçları var. Bazı bahçelerde patlıcanda gördük. Köy meydanına yakın Hasanın bürosu var. Köyün işlek yollarının birinde bir meydan var gençler toplanmış kimi toprak sahada futbol oynuyor, kimi oturmuş bizle sohbet ediyor, biri ayak tırnağını kesiyor jiletle, Hasanın bürosuna vardık, müşteriler onu bekliyor, kimi kimlik çıkartıyor teknoloji gelişmiş köyde ufak bir büroda bile Hindistan kimliği verilebiliyor, kimi para transferi yapıyor, işleri bitince benim çıkış vizesi işlemlerine başladık, dünya kadar şey istiyorlar, ikametgah belgesi e devletten onu hallettik otel faturası fatura yok onun dışında istedikleri pek çok şeyi sisteme yükledik, ama başvuru tamamlanmadı otel aranacak yarın da Çarşamba Holy günü ancak perşembeye tamamlanır bizim iş.
Akşam olunca Hasanın evine döndük, köy yeri olunca fazla çeşit yok tavuklu pilav vardı birkaç Hint yemeği vardı. Yemekte Hasan eliyle yiyor. Alışmış parmak uçlarıyla hızlı bir şekilde tabağındakileri bitiriyor. Yemekten sonra babası ayakta bize meyve soyuyor, tropikal meyvelerden yiyoruz, misafire hürmeten yaşça bizden büyük olmasına rağmen hep ayakta. Babaya özel bir parantez açmak gerekiyor. Bilge bir insan sabahları evin taşlığında 8-10 yaş arası çocuklara ders veriyor. Aylık 30 lira alıyormuş derslerinde Mandela’dan bahsediyor, özgürlükten bahsediyor. Hediye getirmeyi akıl edememişiz benim ajandam var notlar alırım diye yanımda getirmişim ama henüz bir şey yok içinde onu veriyoruz, dikkatli ve titiz bir şekilde alıyor inceliyor ve bize teşekkür ediyor. Yine köyden gideceğimiz vakitte çok duygulandı seneye ailemizle gelmemizi söyledi. Anne de aynı şekilde sabahları ders veriyor, bir yandan bize kahvaltı hazırlıyor yemek hazırlıyor, sanırım Hasana soruyor ne yerler diye, bizde hep aynı ifade farketmez olandan yeriz. Gece olunca yatıyoruz, ben sabah yine erken uyanıyorum, arkadaş hasta biraz aşağıda yatıyor, otel faturası gelmez bugünde, arkadaş o günlerde sesimi duymuş, artık ülkeme dönmek istiyorum diye uykumda konuşuyormuşum. Evi birkaç gündür aramıyorum söylemek istemiyorum başıma gelenleri. Ama tüm bunlara rağmen Hindistan’ın enerjisi çok yüksek burada kabaca anlattıklarımın çok ötesinde insanı çeken pek çok yönü var. Hasan evli eşini babasının evine yollamış biz gelmeden. Yakında çocuğu olacak. Balık tutmaya gidecektik göletlere ama kısmet olmadı. Yarın Kalkütaya gideceğiz. 08.03.2023 Holy Günü. Kalküta’da arkadaşım tanıdıklarıyla buluşacak. Bundan sonraki yazı Kalküta meydanı, sokak lezzetetler,,Kalküta hayvanat bahçesi ve orada gittiğimiz Çin resturantı olacak.
KALKÜTA’DAN DÖNÜŞ
Perşembe günü uyandık, kahvaltı yaptık, ama o kadar ağır aksak yürüyor ki işler hiç acele etmiyorlar, Hasan’ın “ofisine” vardık. Otel faturası whatsapp’tan geldi. Sanırım online başvuruyu tamamladık ama çok da emin değiliz, bazı belgeleri, örneğin oradaki evin kira mı, ikametgah belgesi, internetten e devletten indirip yükledik. Artık köy bizi yormaya başladı, akşam üstü Hasan’ın babasının muz bahçesine gittik meşhur göletlerden birinin kenarında. Asıl sorun köyde kalmak değil, Türkiye’de aynı sıkıntıyı yaşıyorum hayat tekrarlamaya başladı mı sıkıcı geliyor, su gibi akmak istiyor insan, istiflenip bir köşede kalmış gibi hissetmeye başladık kendimizi. Tagor’un kartpostalı vardı yanımızda Türkçeye çevrilmiş şiir sözlerinin yer aldığı Kalküta’da yaşarken müdavimi olduğu kafenin bir köşesine asacaktık. Kalküta’tdn sonra Hindistan’ın aşağı bölgelerine akacaktık ,yolculuğumuz Kerela’da sonlanacaktı, çayın çok yetiştiği kanalların olduğu nispeten Hindistan’ın diğer eyaletlerinden daha temiz olan bir eyaleti. Eşim gitmeden tembihlemişti orada sıkıntılı bir durumla karşılaşırsan bize anlatma biz de burada sıkıntı çekeriz diye, oradan eşimi Hasan’ın numarasından aradım işkillendi, benim numara çekmiyor da filan diye geveledim, Emir hastalanmış gerçi anaokuluna gidiyor ama ben olmayınca gitmek istememiş, ben kendi kendime benim Hindistan’ım evimmiş görememişim diyorum, ama Türkiye’ye dönünceburaya gelince değişiyor, insan yine yeni yerler görmek istiyor. Cuma günü niyetimiz, Kalküta’daki yabancılar şubeye gidip oradan exit visa almak, uzatmayayım, sabah kalktık çıktık derken Kalküta’ya varışımız saat 14:00’ü buldu, Sujit’de geldi bu sefer yabancılar şubesinden dediler ki c1 belgesi eksik, hayda o ne bilmiyor kimse. Artık Yeni Delhi’ye tekrar dönüp orada çözmek gerekiyordu sorunu, hafta sonu resmi yerler kapalı olduğu için, hafta sonu Kalküta’da kalmaya niyetlendik, Hasan’la Sujit birkaç otele baktı pahalı dediler, Hasan’ın köyüne geri gidin dediler, baktık olmayacak o gün Yeni Delhi’ye dönmeye karar verdik, tabi son dakikada bilet aldığımız için dönüşte epey pahalıya mal oldu, Kalküta’da kalmıştık ama kenar mahallerini görmeden Kalküta’nın kalbine nüfuz etmeden geri dönüyorduk. İndigo’dan uçak biletini aldık, Hindistan’ın havayolu şirketinden, artık yolu biliyorduk havaalanında indik metroyla Pahar Ganj’a geldik, tekrar kaldığımız otele döndük Hotel Gharunga, c1 belgesini sorduk resepsiyondaki görevliye yarın sabah patron gelince hallederiz dedi, yatmadan bir şeyler yedik, tesadüfen yine kaldığımız odada kacaktık. Hafta sonuna dair net bir programımız yoktu, aslında gelmeden çok program yapmıştım, oradaki hayvanat bahçesine gidecektim, Hümayun Türbesinden çok bahsediliyor oraya gidecektim, çiçek bahçelerinin olduğu bir bölge var oraya gidecektim, Yeni Delhi’deki en önemli tapınaklardan biri olan Akshdardam’a gidecektim. Sadece Akshdardam’a gidebildik. Yazının ilerleyen bölümlerinde bahsedeceğim.
Bundan sonraki yazı Celal Osmani kimdir, Hindistan’da bir avm ve oradaki maraşlı dondurmacıdan bahsedeceğim.