“Hack”, “hacking”, “hacker”, “lifehacks” son zamanlarda hayatımızda sıkça kullandığımız kelimeler. Neredeyse her şeyle bu kelimeleri kullanıp yeni anlamlar çıkarıyoruz. Son zamanlarda gözlediğim en çılgın hack yöntemi kahvelerden ve maçseverlerden geldi. Periscope üzerinden televizyonlarını canlı yayında gösteren kullanıcılar internet erişimi olan herkese ücretsiz bir şekilde maç izletiyor.
Türkiye’de yeni bir fenomen olarak doğan Periscope’tan canlı yayın yapmak/canlı yayın izlemek, lifehack diyebileceğimiz yeni bir eylem. Çalışma sistemi kabaca şu şekilde, özel kanallara erişimi olan Periscope kullanıcıları, maç saatlerinde elektronik kayıt yapan mobil cihazlarını ekranı güzelce kaplayan bir şekilde yerleştiriyorlar. Sonrasında yayına başlıyorlar. Periscope’un futured özelliği ile diğer kullanıcılar da yayınlara erişim sağlıyor. Bu noktada kısaca söylemek gerekirse naif bir tutumla özel yayınlar hackleniyor ve kamusallaşıyor. Tabii ki burada yayın ve telif hakları üzerine yeni tartışmalar başlatmak mümkün. Fakat, bu yazıda ağırlıklı olarak yayınlarını paylaşan kullanıcıların “kamu hizmeti” yapıyor olması fenomeninden bahsedeceğiz. Araştırma sonuçları şu ana kadar belli bir nedene ulaşmış değil. İnsanlar sadece Periscope aracılığıyla kamu hizmeti yapıyor gibi görünüyor.
Bu kamu hizmetinin legal olmayan şekilde ticarileşmesi de mümkün. Tahmin edebileceği üzere yayın yapan kişiler çok sayıda takipçiye de sahip oluyor. Bu bağlamda 10k izleyicisi olan bir yayıncının Twitter’da takipçi sayısı da artıyor. Artan takipçi sayısı ve yayını paylaşıyor olduğunun verdiği saygınlıkla ilerleyen kullanıcılar bir noktada sosyal medya gücüne ulaşıyor. Buradan sonra da çeşitli reklam, tanıtım, sponsorlu içerik paylaşması da mümkünleşiyor. Tüm bu gücü lig maçlarını yayınlamasıyla alan kullanıcılar sonunda ticari kazançları olan bir duruma ulaşabiliyor.
Tabii ki, yayın sırasında yorumlaşmalar da yaşanıyor. Aslında gözlemlerim sonucunda en gülünç bulduğum kısım bu. Zira çeşitli nedenlerle yayın kesilebiliyor yahut yayın donabiliyor. Bu tarz vakaalar yaşandıkça da gülünç durumlar artıyor. Örneğin bir yayıncı genellikle maç sırasında birçok kez izleyicileriyle atışmak durumunda kalıyor. Net hatırladığım bir örnekte, yayıncı “izleme kardeşim bu kadar şikayetçiysen, seninle uğraşacak değilim ya” demişti. Buna karşılık yorumlarda genellikle farklı tarafların tartışmaları da önemli yer oynuyor.
Özellikle son yıllarda en üst noktasına ulaşan “iddaa” oynama kültürü ve internetteki bahis sitelerinin artması ile birçok bahisçi kuponlarını takip etmek adına zahmetsiz ve ücretsiz bir şekilde yayınları takip edebiliyor. Hatta birtakım illegal kabul edilen “maç sırasında bahis oynayan kişiler” de bu bağlamda kendilerine ücretsiz kanal bulmuş oluyor. Bir noktada yayınlar sadece taraftarların değil, bahis oynayanların da dostu oluyor.
Bir yandan staddan doğrudan yayın yapanları unutmamak lazım. Maç heyecanını Periscope üzerinden paylaşan yayıncılar ise aslında biraz tepkiyle karşılanıyor. Tepkiler hem yayının daha kötü olmasından hem de yayın yapmanın gerçek stad deneyimini engellediğinden kaynaklanıyor.
Birçok farklı noktadan bakılabilecek bu hacking eylemi öyle ya da böyle özel yayınların kamusallaşması ile sonuçlanıyor. Periscope ise henüz bu duruma karşı bir önlem almış gibi durmamakta.