SosyalKafa

Aslı Telli’den bir değerlendirme: Uzakta(n) Türkiye, Yakında(n) Umut

Uzakta(n) Türkiye, Yakında(n) Umut

“Seçimler Öncesi Türkiye’de İktidar Değişimi ya da Yine Erdoğan”, WDR Paneli, Funkhaus, Köln, 7. 5. 2023*

Bir Değerlendirme
Aslı Telli, Köln


“Türkiye Kökenliyim, Doğruyum, Umutluyum” dedi uzaktan. Bulunduğu ülke önemli değildi. Hangi kültürde yetiştiği fark etmezdi. Mesleğiyle var oldu; bilime, bulunduğu kente, mahallesine katkılarıyla tanındı. Kimse etnik kimliğini, inancını, cinsel yönelimini sorgulamadı, adından çıkarımlar yapmadı. Olası önyargıları perdeleyen sesi, hatta amatör müzik grubuyla ürettiği tınılarla hafızalara kazındı.

O iyi bir insandı.

Bulunduğu ülkenin dilini büyük bir ustalıkla konuşup yazmasa, yaptığı işler, iyilikler hafızalara aynı şekilde kazınır mıydı? Sorgulanır mıydı? Katkıları yer tutar mıydı? Kültürel varlığı, türlü çeşit üretimi, var olma hali dile gelir miydi? Herşeyden önce bulunduğu kültürde, sosyal ortamda yabancı olarak kabul görür müydü? Tüm farklılıklarıyla o kültürün parçası olur muydu?

O hem demokrat hem de iyi bir insandı. Tesadüf bu ya; adı Umut’tu.

WDR Funkhaus, Köln’de “Türkei: Machtwechsel oder weiter Erdoğan?”(Türkiye: iktidar Değişimi ya da yine Erdoğan) başlığıyla 7 Mayıs akşamı gerçekleşen ve canlı yayınlanan panel*, Türkiye’nin kaderini değiştirebilecek 14 Mayıs genel seçimleri üzerineydi. Podyumda tanıdık isimler samimi görüşleriyle geceye damga vurdu: Alfabetik isim sırasıyla Banu Güven, Hacı Halil Uslucan, Maximilian Pop, Osman Okkan ve Serap Güler; Catherine Vogel moderatörlüğünde görüş bildirdi.

Elbette Türkiyeli diyasporanın seçimlerde oynadığı rol konuşuldu. Ardından ağızlara sakız olmuş kalıp-söylem gündeme geldi tabii: “Böylesine demokrat bir ülkede Türkiye kökenliler neden hala ağırlıkla AKP’ye oy veriyor?” Buna karşılık, aşırı sağcı AFD’nin Almanya’da %10 oy alabildiğine, Avrupa demokrasisinin arka bahçesine dikkat çekildi. Türkiye kökenlilerin sürekli spot altında, stigma mağduru olduğu eklendi. Almanya’da doğmasına rağmen hala Alman vatandaşı olamayan ve yılda bir oturum yenilemek zorunda kalan, ırkçı cinayetlere kurban giden gençlerden ve ailelerinden söz açıldı.

Peki Almanya’daki göç-kökenli nüfusun ana dillerinde basın yayın kanalları neden yok denebilecek kadar azdı? Toplumsal kutuplaşma pahasına nasıl bir ekono-politik duruş hakimdi? Başka bir açıdan, eskinin misafir işçileri, şimdinin göç kökenli 3./4. kuşak toplulukları ne tür ayrımcılığa maruz kalıyordu?

Ait olamama hali, güvencesizlik, yoksulluk, yoksunluk, hatta vatansızlık dalgasında sürüklenen bu toplulukların AB’deki yeri neydi? Seslerini duyuramamalarının gerçek sorumlusu kimdi?

Sorulacaklar tükenmezdi, parantezler aça aça bitmezdi, noktalar bir türlü konulamazdı. Ancak dikkatler tek bir noktada yoğunlaşmalıydı: Değişimin tartışmasız gerekliliği, sosyo-ekono-politik erozyonun giderilme aciliyeti, eko-kırıma, hak ihlallerine, zulüme, zorbalığa son vermenin, güven duyabilmenin, yatay örgütlenmenin ivediyeti…

…ve tabii UMUT!
Hiç tükenmeyen, halkları ayakta tutan, haysiyetin önceliğinden, mücadelenin doğasından, dayanışmanın özünden filizlenen;

Seçimler öncesi, sonrası ve onyıllar sonrası Türkiye’nin kanayan yarasını iyileştirebilecek, kara bulutları dağıtabilecek,

yegane güç

~U-MUT-LU-LUK~

*Ayrıntılı bilgi için: Podiumsdiskussion „Türkei: Machtwechsel oder weiter Erdoğan?“ | KulturForum TürkeiDeutschland e.V.

* Canlı yayın kaydı burada

Erkan Saka

Academic; Blogger; Metalhead; BJK Fan; @SosyalKafa Coordinator

Sosyal Medya Hesaplarımız

İçeriklerimize e-posta ile abone olabilirsiniz

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.

Diğer 2.242 aboneye katılın

Sosyal Kafa 6. Sezon Tanıtım