İlk gün öğleden sonra, kaotik kalabalığın içinde ilerlemeye çalışarak, doğru dürüst kaldırım yok, yol sadece insan kalabalığından ibaret değil, esnafların malzemeleri, çöpler, sokak satıcıları her taraf dolu, o kargaşada bir yol bulup ilerlemeye çalışıyoruz. Sonunda Cuma mescide geldik, yorgun olunca basamakları tırmanmadan bir bankta soluklandık. Üstü açık kenar duvarları fazla olmayan avluya girdik tabi ayakkabılarımız elimizde, yerli turist yabancı turist, çocuklar, dua edenler avludan Kızıl Kale gözüküyor. Biraz dolaştık avluda karnımız epey acıkmıştı, oradan çıktık kalabalığın içinde bizdeki esnaf lokantalarına benzeyen bir yere girdik. Dürüm tavuk yedik, kola vardı salata tabi Hindistan’a özgü soslar baharatlar sanırım iki kişi yaklaşık 125 TL. tuttu yani 500 rupi falan. Oradan tekrar tuk tuka bindik 200 rupi deyince pazarlık etmedik otele geldik, otelde wifi var. Canımız çay istedi orada masala çayı çok yaygın baharatla sütle yapılan bir çay. Ama biz Türk çayı içmek istiyoruz. Dışarı çıktık tekrar Pahr Ganj’da hayat sürekli devam ediyor, red area denilen tehlikeli bölge daha önceleri daha tehlikeliymiş. Esrarkeşlerin, hırsızların olduğu tekin olmayan bir bölge Yeni Delhi’dekilerin bile dikkatli olun dediği bir yer. Turistik eşya satanlar, turizm acentaları , hostellerin olduğu bir yer. Dolaşırken ufak bir kitapçıya rastladık yerden birkaç basamak inince girilen, arkadaş Tagor’un şiir kitabını aldı. O caddede tost yapan, çay yapan ön tarafta üç dört kişinin oturduğu büfenin mi diyelim tostçu mu diyelim içerisi biraz hırpani üç masanın sığdığı bir mekan bulduk, klima yerine pervane vardı, zar zor anlattık siyah çay filan diye önce suyu kaynatacaksın sonra çayı döküp bekleyeceksin diye, pek olmamış ama yine de bizim çaya benziyordu daha sonra çok gittik oraya.
Oradan çıktık otele dönüyoruz, kuaförlerde genelde kadın erkek ayrımı yok aynı mekana girebiliyor kadın da erkek de. O gün değil üç ya da dört gün sonra sakal traşı oldum sadece 25 TL. idi. Yolda giderken bir adam yaklaştı masaj falan ister misiniz diye biz hemen yok yok diye adamı savuşturduk. Zaten öyle bir düşüncemiz yoktu ama o bölgede öyle bir ortama girersen muhtemelen ya paranı alırlar, ya dalağını, ya böbreğini. Belki de sadece masajdı kim bilir. Otele vardık yarın çok erken kalkmamız lazım, sabah hava alanında indiğimizde “arkadaşın sırt çantası bagajların arasında çıkmayınca hava alanındaki uçak şirketinin görevlilerine anlattı durumu en sonunda yarın geleceğine dair söz aldık”. O da ayrı bir hikaye aslında ama özetle gelirken Yeni Delhi’ye direkt uçmadık Riyad aktarmalı geldik. Sanırım biraz da Riyad’daki görevliler kasıtlı yaptılar gibi geldi.
Otel odasında da klima yerine kocaman pervane var. Şampuanla sabun pek ahım şahım bir şey değildi, o gün çok yorgun olunca yatar yatmaz uyuduk, uykuda çok horladığım için Hindistan’a gelmeden önce burun bandı almıştım ama pek bir işe yaramamış.
Yarın en dramatik ve trajik gün özellikle benim açımdan ve tüm gezimizi olumsuz yönde etkileyen.